Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.

Bizi zem eyleyene rahmet eyle.

MUHABBETTEN MUHAMMED OLDU HÂSIL, MUHAMMEDSİZ MUHABBETTEN NE HASIL?

İSLAMIN LİDERİ YİNE TÜRKİYE OLACAK. BUGÜNKÜ MÜSLÜMANA BAKARSAN OLMAZ GÖRÜNÜR AMMA OLACAK BENİM SULTANIM.
                                                                                                                                                             MUSA BAŞTÜRK (DEDE PAŞA HZ.)             

 ‘’Yakın tarihte İslami bir hâkimiyet olacak, tüm yeryüzü İslam’a dönecek ve İslam’ın başkenti Türkiye olacak, bu topraklar olacak, reisi burası olacak.’’ Abdurrahim Reyhan Hz.


https://www.gonullersultani.net/
BÜYÜK DÜŞMANIMIZ NEFSİ EMMARE
TAKMIŞ KEMENDİNİ CEZBEDER NARE
CEHDET Kİ BULASIN SEN SANA ÇARE
ELLERİN AYBINI GÖZLEME GARDAŞ.
AR SOHBET

Hızır mürşid-i kâmildir o zulmet kalb-i câhildir

Cevâhirler şerîattır özün kurtar cehâletten

Öyleyse demek ki bir insanın tasavvufu haksa, mürşidi haksa ceva­hir taşlarını toplar.

Ama yalnız zamanımızda sahteler var. Bunlara da Allah Müslüman­ları kaptırmasın. Allah muhafaza etsin.

TASAVVUF

"Sâlih sözün dinle peder

Tedbîrine verme keder

Tedbîri de takdîr eder

Derdine derman ara bul

Bir kâmil insan ara bul"

Beni taşlamayın canım kardaşlar
Dokunur başıza attığız taşlar
Hazret-i Hak kendi bildiğin işler
Sabırdan bir büyük kâr bulamadım
Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

Bu kesret âlemin seyrân eyledim

102

 Bu kesret âlemin seyrân eyledim

Sabırdan bir büyük kâr bulamadım

Gezdim çâr-kûşeyi devrân eyledim  

Sabırdan bir büyük kâr bulamadım

Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

 

Sûret-i beşerde kaldım nikâbda        

Sebu'l-Mesânî'de ümmü'l-kitâbda   

Bend oldu sefînem kaldı girdâbda   

Sabırdan bir büyük kâr bulamadım

Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

 

Bir zamân bekledim gülşen bâğını

Göremedim andelîbin çağını

Cânân çekmiş gider yar otağını

Sabırdan bir büyük kâr bulamadım

Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

 

Ötmez cân bülbülü açılmaz güller

Bozuktur perdeler kırılmış teller

Gideceğim yâre bağlanmış yollar

Sabırdan bir büyük kâr bulamadım

Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

 

Kahramân olanlar hasmını basdı

Kemân-keş olanlar yayını asdı           

Bilmem nedir bende feleğin kasdı

Sabırdan bir büyük kâr bulamadım

Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

 

Beni taşlamayın cânım kardaşlar

Dokunur başıza attığız taşlar

Hazret-i Hak kendi bildiğin işler

Sabırdan bir büyük kâr bulamadım

Bir sözünde sâdık yâr bulamadım

 

Sâlih gibi vardır çok ehl-i diller          

Pîr-i Sâmî bahçesinde bülbüller

Solmaz şükûfeler dikensiz güller       

Hîç bir goncasında hâr bulamadım  

Sâmî gibi sâdık yâr bulamadım

 

 

103

 

Nefha-i Rahmânîden açıldı meydân-ı  adem               

Kâf u nûn emriyle giydi şekl-i elvânı adem  

 

Mebdei âlem-nümâdır mazhar-ı esrâr-ı Hakk            

Nefy ü isbât eylemekdir an-be-an şân-ı adem            

 

Nûr-ı Ekrem Rûh-ı A'zam Akl-ı Küllî hem Kalem      

Bunların emriyledir hükm ile fermân-ı adem

 

Ma'den-i kevn ü mekândır hem o bahrin mâdeni      

Sırr-ı mektûm-ı ezeldir sun'-ı Rahmânî adem             

 

Kimini eyler gedâ kimini dehre şâh eder       

Her birin bir fen ile eyler yine fânî adem       

 

Ceng eder gavgâ eder (ol) sonra yine sulh eder          

Akıtır bir lahzada deryâ gibi kanı adem         

 

Bir taraftan var eder ol bir taraftan yok eder

Doğurur besler kılar yer ile yeksânı adem     

 

Mihr ü mâh arz u semâvât  râm olunmuş emrine      

Zâhiri Settârı  ismin bahri ummânı adem     

 

İsm-i zâtın mazharı "Fevka'l-ulâ-tahte's-serâ"           

Zîr ü bâlâ hep ma'âdin bahrinin kânı adem 

 

Âlemi kılmış ihâtâ mecmaü'l-bahreyn odur 

Kâfirin küfrü kamu ebrârın îmânı adem        

 

Kabza-i kudrettedir bahs eylemek mümkün değil    

Bahr-ı zâtın katresidir sırr-ı Sübhânî adem  

 

Câmiü'l-bahr-ı sıfâttır nüsha-i kübrâdır ol    

Gösterir her bir sıfâttan türlü elvânı adem

 

Kesret ehlinin fenâsı vahdet ehline bekâ      

Perverîşi hem hayâtı nimeti nânı adem         

 

Hem ecel derdine dermân bulmadı Lokman Hekîm

Zâhir ü bâtın kamunun oldu dermânı adem

 

Ehl-i hikmet zerre denli bilmedi ahvâlini     

Kimseye bildirmedi sırrını pinhânî adem     

 

 

Sağı cennet solu duzah batnı haşrin aynıdır

Andadır yevmü'l-hisâbın vezni mîzânı adem              

 

Benliğin şehrin harâb et lâ-mekân şehrine gir            

Sırr-ı Hakk'ın mahremi ol eyle seyrânı adem              

 

Yok olacak benliğindir eylegil mahv-ı vücud               

Sırfa ergür kalbini ol ehl-i şübbân-ı adem     

 

Aç basîret gözlerin seyr et fenâ gülzârını       

Açılır bunca şükûfu gülü reyhân-ı adem        

 

Âlem-i gaybın vücûdun cümle eyler âşikâr  

Cennetü'l-Me'vâ misâli arz eder anı adem    

 

Durmaz işler kârbânı bir taraftan var olur     

Bir taraftan cezb eder aslına sultân-ı adem  

 

"Küllü şey'in hâlikun" fermânını icrâ eder    

İki yüzden celb eder aslına insânı adem        

 

Gir adem şehrine ey dil hikmet-i Yezdâna bak           

Âlem-i mülk-i bekâdır sanma kim fânî adem              

 

"Küllü şey'in yerciu" aslına ric'at ettirir          

Bir delîl-i pîşvâdır peyk-i Yezdân-ı adem      

 

Hâfız ismin mazharıdır hep hazâin andadır 

Câmiü'l-esmâ müsemmâ mârifet-kânı adem              

 

Her ne var arz u semâda halk olan eşyâların

Kıldı cümlesin ihâta hısnı derbânı adem      

 

Ol nazargâh-ı Hudâ'dır beyt-i kübrâ andadır              

Hem zuhûr (-ı) "küntü kenz"  den oldu a'yânı adem 

 

Bir muhît-i bahr-ı a'zam mevci deryâlar gibi               

Âleme verir hayâtı subhı mihrân-ı adem      

 

 

Ârif ölmekten kaçar mı cânını cânân alır

Kurtarır ağyâr elinden anı şîrân-ı adem         

 

Sırr-ı "mûtû" zümre-i âşıkların bayrâmıdır   

Devlet-i mülk-i bekâdır semti seyrânı adem               

 

Gaflet ehli yüz çevirir eyler andan nefreti

Bilmez arkasından alır bâr-ı gîrânı adem      

 

Her belâ-yı renci mihnetten anı eyler halâs 

Ehl-i derdin derdlerinin oldu Lokmânı adem

 

Rûz u şeb cehd et birâder sen seni yok idegör             

Mâsivânın zulmetinin mâh-ı tâbânı adem   

 

İşbu deryâlar adem şehrinde bil bir katredir               

Yokdurur hergiz nihâyet haddi pâyânı adem              

 

İşbu dehrin şöhretine şânına aldanma kim

Bî-hayât olur kamusu vermese cânı adem    

 

Varlığın sonu fenâdır yokluğun sonu bekâ

Her kemâle irgürür bil cümle noksânı adem

 

Varlığın cümle ademden almadın mı ey püser           

Gelmedin mi bu cihân mülküne üryân-ı adem           

 

Harfi savtı olmayan bir mekteb-i ulyâdır ol 

Bunca elfâzın kamu hubb-ı suhandânı adem              

 

Vâsıta oldu arada Hazret-i Rûhu'l-emîn        

"Kenz-i Mahfî"den zuhûru Kâf-ı Kur'ân'ı adem           

 

Zâhirâ derler adem şehrinde birşey yokdurur             

Nerden aldı bu kadar dürr-i Bedahşan'ı adem            

 

İns ü cin vahşî tuyûra hükm eden bir serveri              

Âhiri gör n'etti tahtıyla Süleymân'ı adem     

 

 

Kuvvetine mâlına mağrûr olanlar n'oldular

Koydu yerler altına birçok Nerimân'ı adem  

 

Bunca davâ-yı enâniyet edenler n'oldular    

N'etti Firavn ile bunca ehl-i tuğyânı adem   

 

Âlem-i kesrette çok elvân sûret gösterir        

Vahdet içre cân ilinin cümle cânânı adem

 

Ehl-i vahdet zümresinin yolları andan geçer

Herbirine giydirir esvâb-ı nûrânî adem         

 

Her sıfattan günde yüz bin türlü revnak gösterir       

Hem semânın hâveri dehrin gülistânı adem               

 

Irgalandıkça muattar zülfünün her mûyları 

Tenlere verir hayâtı bûy-ı rindânı adem        

 

Sahn u sahrâya hayâtı irgürüp bâd-ı sabâ     

Arz olur cennet misâli bâğ u bostânı adem

 

Bir zamânİsmâîl-âsâ bir Halîl'e ol püser       

İnkıyâd et nefs-i kebşi eyle kurbân-ı adem  

 

El çekip ağ u karadan farîg u âsûde ol             

Nefsi katl et terk-i terk et eyle Süleyman-ı  adem      

 

Tâlib-i dînâr olup aldanma dünyâ mâlına    

Berri  bahri (bî) nihâyet dürrü mercânı adem             

 

Ölmeseydi birbirin yerdi cihân halkı kamu

Hazret-i Hakk'ın bize bu âlî-ihsânı adem     

 

Bu cihân gülzârının bünyâdına oldur sebeb

İlm-i hikmet şehrinin şems-i şebistânı adem             

 

Derdine sabr eyle dehrin Hazret-i Eyyûb gibi            

Bir zamân Yûsuf oluben bekle zindân-ı adem

 

 

Tîğ-ı cellâd gamzesi bir anda yüz bin kan eder           

Âlem-i mülk-i fenânın şâh-ı merdânı adem 

 

Goncadan yüz gösterir bülbülleri feryâd eder

Doldurup bûy-ı Muhammed'le gülistânı adem          

 

Hüsnünü arz eyleyip âşıkların cânın alır       

Berk urup vahdet yüzünden nûr-ı lem'ânı adem       

 

Ref edip kesret hicâbın gir muhabbet şehrine            

Gir velîler gönlüne seyr eyle gülşan-ı adem 

 

Cennetü'l-Huld içre zevk eder iken Âdem Ata            

İftirâk iline saldı Anı şeytân-ı adem

 

Hazret-i Mûsâ elinde bir dıraht iken asâ       

Sâhirin sihrine karşı kıldı su'bân-ı adem       

 

Şübheden kurtarmak için ol zamânın halkını

Batn-ı Meryem'den kılıp nutk-ı Mesîhânı adem        

 

Âlem-i amâda  iken cümle esmâlar tamam  

Nûr-ı Ahmed'den zuhûra geldi ayân-ı adem

 

Bir elinde var hayâtı bir elinde zehr-i mâr    

Hiç elinden kurtuluşun var mı imkânı adem

 

Kalbini pâk eyle kim Hak'tan sanâ mihmân gele       

Bir gün olur olacaksın sen de mihmân-ı adem

 

Gelmeseydi âleme Ol kâinâtın mefhari          

Hızra içirmezdi katre âb-ı hayâtı adem          

 

Cümle âlem hüsnünün meftûnu olmuşken anın        

Kul olup sattırmadı mı Şâh-ı Ken'ân'ı adem

 

Öyle bir sultâna hâdim olmuşuz ne gam bize             

Pîr-i Sâmi olmuş iken şîr-i garrân-i adem      

 

 

Ol adem şehrinde kurmuştur velâyet tahtını              

Cezb eder mülk-i bekâya cümle yârânı adem              

 

Tende lahmi Sâlih'in eşyâda sehmi kalmadı

Murg-ı cânı per açıp kılmakta cevlân-ı adem              

Yunus Emre derki,
Gel ey gardaş Hakk’ı bulayım dersen
Bir kâmil Mürşide varmazsan olmaz
Resul’ün cemalin göreyim dersen
Bir kâmil Mürşide varmazsan olmaz.
ŞERİAT TARİKAT YOLDUR VARANA
HAKİKAT MARİFET ANDAN İÇERU.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam58
Toplam Ziyaret272688
Gönül fehm edeli “lâ” dan “illâyı”
Mecnun veş biz de bulduk Leyla’yı
Nur-ı cemalinden seyret Mevla’yı
Bir rûh-ı musaffa mir’atımız var
Hava Durumu
Takvim
Site Haritası